13 Mart 2010 Cumartesi

hediyelik eşya işine giriyoruz (macera no:2)



koray ile beraber bodrum'dan ayrıldıktan sonra, malları bir kişiye emanet ettik. o satıp kaarın%30'unu alacaktı. öyle anlaşmıştık. koray ile kafa rahat şekilde geriye dönüyoduk ve priapos anahtarlıkların elimizde patlamadığına dair sevinçlerimizi birbirimize iletiyoduk

şehre vardığımızda, telefonum çaldı. arayan eşyaları emanet ettiğimiz kişiydi.

ş: abi gaspa uğradım. hemen gelin. eşyalar elden gitti
h: hasssiktir be
ş: çabuk gelin abi zor durumdayım
h: ...

telefonu kapattıktan sonra:

k: nooolmuş?
h: eşyaları çaldırmış bizim
k: ulan ben dedim emanet edilmezdi ona
h: ya ne yapacaktık?
k: ne yapıyoruz?
h: dön geri a.k bizim hala ne işimiz var ulan bodrum da
k: tamam dönelim

gittikten sonra bodrum'a

ş: abi kusura bakmayın. kaptırdım eşyaları. bokunuzu yiyim abi
k: keşke baban dışarı boşalsaymış be oolm
h: ehehehehezehe
k: ....
ş: saygılar abi


böyle bu iş elimizde patlamıştı. ticarete girdiğimiz ilk an hüsranla sonuçlanmıştı. arabayla tekrar geri dönerken, ben demiştim diyerek olayların seyrini değerlendiriyoduk. ama üzgün değildik. ara ara güldüğümüz de oluyodu. olsundu lan bi daha ki sefere artık diyerek yarrak gibi adam olma yolunda emin adımlarla ilerliyoduk

bu güzide ve gıpta edilecek hikayemizi siz can dostlarımıza 1 mayıs'ta devamını getireceğimi bildimiştim. fakat kendimin tezcanlı biri olduğunu söylemeyi unutmuşum

daha mart ayındayız lan oysa ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder