6 Mart 2010 Cumartesi

hediyelik eşya işine giriyoruz



geçen gün koray ile kaavede oturmuşuz ben oralet içiyorum o demli bi çay. en sonunda, "böyle gitmez. bi işin ucundan tutmak lazım. evlilik var askerlik var ardımızda bişeyler bırakalım" diye konuşmaya başladık. düşündük düşündük yapıcak hiç özgün bi iş yoktu. ilk önce ben bi gıda sektörüne el atalım dedim. aldığımız belli verdiğimiz belli olsun. hiç yoktan çektiğimiz krediyi öderiz diye. koray cd tükanı açalım dedi. orayı da uygun görmedik. çünkü bu internet ebemizi sikebilirdi. netice de bizlerde filmleri torrent ile eme eme izliyoduk. ve sonra hangi yüzle çıkıpta, "korsana karşıyız ekmek paramızı kazanamıyoruz kardeşim" diye hakkımızı arayacaktık. konuştukça zihnimiz açılıyo, aklımıza yeni fikirler geliyodu. "hediyelik eşya" konusunda hemfikir olduk ve detayları konuşmaya yöneldik

yazlık yörelere gidip, hediyelik eşya olarak priapos'un anahtarlığını satıcaktık yoğun olarak. "belki hala ilgi görüyodur" dedik. "alıp biri sevdiceğine hediye eder böylece ilişkileri tazelenir" diye de yorum getiriyoduk olaya. olmadı mısır darı satıcaktık .yani sizin anlıycağınız bi şekilde yolumuzu bulmayı hedefliyoduk. konu o yazlık yörenin neresi olacağına karar vermeye geldi ve orada çetin tartışmalara giriştik. adeta koray emre kongar ben mehmet barlas olmuştuk. bi müddet birbirimize sövüp sinirlerimizi yatıştırana kadar yazlık yöre fikrini düşünemedik. en sonunda bodrum da karar kıldık.

koray bi arkadaşından araba kiraladı. onunla yola koyulduk. okulların açılmasına bi hafta vardı. ve ben bunun farkına anca o gün vardım. aniden

h: benim ne işim var ulan bodrum da

k: ekmek paramıza koşmuyo muyuz müdür

h: okul noolucak

k: ne okulu lan!! o kadar priapos anahtarlığı aldık. o yarakları naapıcaz götümüze mi sokucaz. gömücez mi topraaa. ekmek paramız yatıyo lan o siklerde.

h: her iki yönden de yarraaaa yedik biz hiç kafanı yorma

arabayı sürmeye devam ediyodu koray. sinirlerime hakim olamıyodum .nassı bi işe girişmiştim ben. koray'ın kafa gayet rahattı. sol el dirsekten cama montelenmiş. elde sigara. keyif halinde ilerliyodu. sinirden bende bi sigara yaktım. sonra "söndür lan şu sigarayı duman altı ettin arabayı" dedim. "senin elinde priapos yarraaa mı yanıyo lan sen söndürsene" dedi koray. aramız hepten bozuluyodu. ama yönümüz bodrum du.

yöreye vardığımız da seyyar şeklinde sahillerde fink atıyoduk. hiç satış yapamdaık. hatta daha çok çevre halkındna baskı yiyoduk. üzerimizde bol presleri vardı. ayıplıyolardı bizi. yörenin yetkili bi abisine benzeyen bi adam gelip. siz ne ayaksınız lan!!! dedi. koray ile ikimiz altımızı doldurmadan önce ekmek paramızdayız abi dedik. siktirin lan buradan yarraak satarak ekmek parası mı kazanılır deyyuzlar dedi adam. öyle deme abi bunlar hediyelik eşya bi ara çok tutmuştu dedik. evladım zor kullandırmayın beni ikileyin hadi dedi ve onca yarraaak elimizde kaldı. sermaye patlak verdi. çok açığımız vardı. borçları kapatmamız gerekiyodu...

yaz gelsin lan canım sıkıldı benim

öykünün ikinci bölümünü 1 mayısta yazmayı planlıyorum...

2 yorum:

  1. olmadı telefon işine gireriz lan ne işimiz olur sikle taşşakla

    YanıtlaSil
  2. sırf insanlar şarj sıkıntısı çekmesin diye kaçak telefon işine sıcak bakamıyorum aga. o çünkü büyük bi dert lan. ama tükan açalım işi hukuka göre yapalım dersen piyasa bizi yutmasın derim.

    izmir de ticaret atılmak?..

    YanıtlaSil